Her ağacın bir şiiri var
Bir yüreği bunu rüzgârlara söyleyen
Kokusu, baygın kokusu gelir
Mayısta açan iğde çiçeklerinin.
Mayıstan hazirana
Hoş salkımlarıyla “dalları yerdedir”
Göle saçlarını çözen kadın gibi.
Kuytularda ışıldayan bir endişeyim ben!
Her ağacın bir şiiri var
Bir yüreği bunu rüzgârlara söyleyen
Kokusu, baygın kokusu gelir
Mayısta açan iğde çiçeklerinin.
Mayıstan hazirana
Hoş salkımlarıyla “dalları yerdedir”
Göle saçlarını çözen kadın gibi.
Seninle konuşmak bir nasip işte
Toprağa taşa, kurda kuşa
Göğün kırlangıcı yıldızlara
Yerin sorusu yolculara
Anlattığını, bana da anlat.
Seninle konuşmak bir nasip işte
Kaderin bir türküsü
Başakların ezgisi, yaprakların hışırtısı
Haşhaş çiçekleriyle konuşmak gibi
Seninle konuşmak bir nasip işte
İnsanlara anlattığın neyin nesi
Çitin üstündeki yağmura
Dilin sütünden sözcüklere,
Yemliklerin yeşilliğine,
Dağ havasına
Surun içinden süzülüp gelen rüzgârlara,
Kapılar gibi açık
Anlattığını, bana da anlat
Seninle konuşmak bir nasip işte.
Bir nasip işte seninle konuşmak
İnsanlara anlattığın neyin nesi
Sonra her şeye anlattığını
Mermerin beyazlığına
Suyun azizliğine
Ateşin maviliğine
Seyip yılkılar gibi
Çocuk yüreklerden patlak veren ırmak gibi
Dahası ekmek gibi
Yaşamak gibi, yaşamak gibi,
Anlattığını, bana da anlat
Seninle konuşmak bir nasip işte.
Bana da bir ses, bir sonsuzluk bağışla
Ben cümle toz yumağı
Ben unutkanlık dolu dinleyici.
İsmail KARAKURT
*(Dergah Dergisi, Kasım 2006, 201. Sayı)
Son Yorumlar